Kayıtlar

Şubat, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Yetinmek

'Yetinmek' başlasın.

Su

...suyu dinlemek gerek, ateş zaten içimizde.

Ümitlerim

Gözlerimde doğdu karanlığı gecenin Bomboş sokaklarda can verdi son dizeleri bir şiirin Hayat mahallimi sararken gözlerin Bir damla yaşta boğuldu tüm ümitlerim.

Onsuz

Yalnızken gözlerime bakamazdı Ve gökyüzü bembeyazdı Onunlayken onsuz İnanmazken aşıktım.

İnansaydım

İnansaydım Bir ömür beklerdim gelmeni Ve inan Saydım Bir ömür geçti beni sevmeyeli.

Ve bildik

Bilmek acı çekmektir Ve bildik Karanlıktan çıkıp gelen her haber Gereken acıyı verdi bize Gerçeklere dönüştü bu dedikodu Karanlık kapıyı tuttu aydınlık Değişime uğradı acılar Gerçek bu ölümde yaşam oldu Ağırdı sessizliğin çuvalı.

Dilin ucu

Kaç hikayede kıydın kendine bir aşk için Aşk için söylenmiş bütün sözler yaban Bütün yaralar derin Tekrarlayarak karşılaştırılmaz yaralar derin Ümitsiz durumlar için Bir yerlerde bulunduğunu sandığın O birkaç kelime Mümkün mü Dilin ucu bu kadar uzakken sahibine.

Kötüyüm

Vazgeçtim artık saymaktan günleri. Umuda dair kalmadı hiçbir kırıntı içimde. Tek yolunda giden şey okuduğum kitabın sönen griliği. Ay ışığının aydınlattığı yolda imkansızdır kaybolman. Sadece o zaman şarkı söylerim işte ben. Gerçekten kötüyüm.

Mutlu aşk yoktur

İnsan her şeyi elinde tutamaz hiç bir zaman Ne gücünü ne güçsüzlüğünü ne de yüreğini Ve açtım derken kollarını bir haç olur gölgesi Ve sarıldım derken mutluluğuna parçalar o şeyi Hayatı garip ve acı dolu bir ayrılıktır her an Mutlu aşk yoktur.

Konuşmam artık

Konuşmam artık Ağır sözler söyleyemem Bir düş için Sabahları göğsüme Sedeften bir çiçek işlerim Hiç bilmedim Konuştuklarımdan ne anladın Ormanın korkunçluğunu söyledim Ovanın sessizliğini sustum Sen uzun bir uykuyu uyudun Ben düş gördüm

Duvar

Ne bileyim Şimdi aramıza duvar örsen Yine kalkıp senin sevdiğin renge boyarım.

Günler

Günler öylece kendi kendine geçsin diye Bir camın arkasında durdum Bana dokunmasın hiçbir şey Hiçbir şey yarama merhem olmasın İyileşecekse, hiçbir şeysiz iyileşsin diye Bir camın arkasında durup Akan hayata ve zamana baktım.

Kalp

Kalp, o düşünmez ki, o sever, yanında ister, özler ve bütün bunları yapıyorken hiçbir mantıklı açıklamaya kulak asmaz, asamaz. Bizi insan yapan bu duygular bir başkasına böylesi yoğunlaşmışken, kendimiz kalmamız mümkün mü? Değil. İşte bu yüzden kalbimde biri var iken başımdan giden aklımın kusuruna bakmasın dünya. Ben bütün hatalarımı aşıkken yaptım. Kusurum bu iken sığamamışsam hiçbir kalbe, tutamamışsam hiçbir eli, kendi adıma değil, kalbim adına özür diliyorum. Kırık kalbimi ve aşkla gelecek olan mutluluğumu zamana bırakıyorum, beni seven ondan alır.

Umut ve gerçek

Çekilip sonra kabuğuna küskünlüğün Kendime düşlerden sığınaklar kuruyorum Kırık dökük izleriyle hayatın Usul sesli, içe değen incecik Bir şarkı büyütüyorum ömrüme benzeyen Sabah kadar uçuk, akşam kadar acı Rengi dört mevsimin uyumsuz karışımı Acemi bir şarkı Umuda ve gerçeğe böyle katlanıyorum.

Dönüyorum

Dünya sinema perdesi değil ki Düşlerinde bir sınırı olmalı İnsanın gerçeği ile çevrili Dönüyorum İçimde incinmiş bir çocuk ağıdı Avuç avuç cam kırıkları göz bebeklerimde Düşmemek için kendime tutunuyorum.

Yaşar bir ölü yalnızlığı

Hayatın güzelliklerini esirgediği Bir sokağın arka tarafıdır ömrüm Gücenik, kirli, karanlık Yaşar bir ölü yalnızlığı kendince O duyarsız kalabalıklardan artık.

Anne

Anne, ben geldim yoruldum artık Her yol ağzında kendime rastlamaktan Hep acılı, sarhoş, sarsak Şiirler çırpıştıran bir adam.

Sesimi duy isterdim

Duruyorsun gecenin ucunda Hayatın ve ölümün arasında Gözyaşının bittiği yerde Kararsız duruyorsun Bakışların güneşti daima Sen bakınca açardı çiçekler Şimdi geceyi alma yanına Sessizce bekliyorsun Sesimi duy isterdim Sana bütün bu olup biteni Anlatmak isterdim Kapım çalınsın sen ol isterdim Gülümse önce Her günkü gibi Ve bir yorgunluk kahvesiyle Bana her şeyi anlat derdim Duruyorsun gecenin ucunda Hayatın ve ölümün arasında Gözyaşının bittiği yerde Kararsız duruyorsun Sulu boyan ve lacivert duvar Takvimde notların Tozlu kitaplar Hiçbirini tanımıyor gibi Sessizce bekliyorsun

Boşver

Baharda kışı, kışında baharı özler insan Ne uzaksa onu özler Kavuşmak şart mı Boşver Başka şeyler yokken de güzel.

Ben bir iyiliğim

Ben bir iyiliğim diyorum Yitiklik duygusundan doğan Çoğalmak istedikçe azalmaktan alırım güzelliğimi Seçilmiş bir yalnızlığın içinden Seslenirim mahçup ve özgür Sevdiği herkesi bir kedere dönüştüren kalbimle.

Hüzün de güzel

Yine gece, yine hüzün Ve yine içimde sen Ve yine biliyor musun İçimde sen olunca Hüzün de güzel.

Göl

Ne kadar yeniliğe açık olsa da kalp İleride bir yerlerde geçmişin izlerini arar Kıyıya yanaşan bir kayığın olmadığı her su Keşfedilmemiş gibi gelir Anlatmaktan vazgeçiş Gölde erir, sonra tuz olur Güneş üzerine vurur Kurumak üzereyken yağmur yağar Birileri konuşmaya başlar gece olmadan Herkesin nedense konuşmak için akşam güneşini tercih ettiği şehirlerde Yangınlar sadece gece çıkar Gitmeye bile cesareti olmayanlar Geri dönüp ayak izlerinin fotoğrafını çekerler Göl, sadece şahit olur kalanlara.

Şair

Ayaklarımın yerden kesildiği anlar Dudaklarımdan dökülen eşsiz şarkılar Yalnızlığına koşar adım ilerleyen kalbim Aklımın ücra köşelerinde bulunan kadın Lütuf gibi sunulan mutsuzluklar maratonu İnsan için yaratılmış en güzel varlıksın sen Şair, şiiri yazan mıdır? Yazdıran mı?

Kelimeler sonludur

Artık pek konuşmuyorum Benim sözlerim eksildi Onunki de eksildi Zaten kelimeler sonludur Öyle değil mi Donuk donuk bakıyorum Öyle bir gök içinde durmuş gibiyim Karanfiller ölürken

Uzak

Uzak nedir? Kendinin bile ücrasında yaşayan benim için Gidecek yer ne kadar uzak olabilir?

Gidenler, kalanlar

Kazandıklarım bitti, yitirdiklerim kaldı Söylediklerim gitti, dinlediklerim kaldı Bir bilmek ülkesinin, düşün iline vardım Öğrettiklerim gitti, öğrendiklerim kaldı.

Dal olmaktan vazgeçmek

İçime işleyen acıyı size değil Bir suya bırakmayı öğrendim Dal olmaktan vazgeçeli çok oldu Bu yüzden ne bir ağacım var bana beden Ne de çiçek açacak benden.

Susma

Susma! Kelimelerin senin ayak izlerin Nereye gittiğini bulamazsa ölür benim ellerim.

Sonbahar

Ne geçmiş ne gelecek Ne varsa bugündedir Hayat tek mevsimse eğer İllaki sonbahardır. 

Bedel

Hayal kurmanın bedeli, kurduğun hayallerin büyüklüğü kadar acı vericidir.

Tek mesele

Beklemek değil tek mesele Özlemek değil Elinde olmadan kurmak Düşünmek en kötüsünü Masumluğunu öldürürken Çürütmek ruhunu Ve bir daha düşlemeye korkacak olmak onu.

Ve mutluluk

Hep aynı soğuk ve yapışkan hüzün Yedeğine alıyor ikisini de Oysa pencerelerden sarkan ışıklar bile Her biri başka başka Acılar başka başka Her günkü sözler, her günkü konuşmalar Aynı plaklarda aynı şarkılar Tutmuyor hiçbirini Ve mutluluk Bir kibrit çöpü ne kadar yanarsa.

Kaybetme sanatı

Öğrenilmesi güç bir şey değildir kaybetme sanatı, görünürde o kadar çok şey niyetlidir ki kaybedilmeye.

Susardın

Susardın ve kar yağardı Gözlerinde başlardı gece Yarım kalmış kitaplarda sürerdi Alnımızda bilinen kör bir bıçaktı günler Zaman kırılmış aynalardı Susardın, durmadan susardın Ve yağmurlar başlardı.

Hâl

Bir hayaldi Kırıldı gitti Umudum yok Ümitsiz de değilim Bir hâlki Hâlsizim

Hayat

Sizi seven insanı sevmemek de, en az sevip sevilmemek kadar acıtır. Terketmenin, terkedilmekten zor olduğunu öğretir hayat. İşte o gün, tüm terkedenlerini de affeder insan.

Bir karşılığı yok

Bir karşılığı yok benim ömrümde unutmaların. Çekip gitmelerin bir de. Aynalar değil, bedenim parçalanıyor kendimi tanımaya kalktığımda. Çok hücreli bir yaratık gibi aklım, benim dışımda yaşamını sürdürüyor. İşte cam kırıklarından oluşmuş bir deniz ve o denizin kıyısına demir atmış bir kent. Neyi unuttum ki seni anımsayayım? Alkol ve hüzün yalnızca. Pencereye çarpan bir suyun görüntüsünde akıyor yüzüm. Dilimde bir kül tadı, gökyüzü yanıyor.

Umutlu ve budala

Yaşamaktan öte özür bulamayınca aşka Sonuçları bir bir gözden geçiriyorum Pulluklarda devrilen toprağın ıslaklığındaki can Madenlerin buharından elde edilen büyü Bazı yasak kitapların verdiği dinç duygular Nelerse ki yaşamak sözünü asi kılan Nelerse ki lekesiz, umutlu ve budala.

Unuttuğumu sanmışım

Sen yokken daha da çok sevmişim seni Kendimi bile kandırmayı başarmışım Köklerin daha da derinlere ilerlerken Tamamıyla unuttuğumu sanmışım.

Sana yazdım

Serin yaz gecelerine astım Karşılıksız bir aşkın hasretini Ve deftere değil sana yazdım Hayatımın en güzel şiirlerini

Çaresizliğe uzanan son yol

Ah! Öyle ki seni düşünmek Gökyüzünde gezinen başıboş bulutlar gibi Ya da sonbaharda uçuşan son yaprak Seni düşünmek öyle ki Denizin sonsuz maviliği gibi Ya da belki de seni düşünmek Çaresizliğe uzanan son yol gibi.

Gün gelir

Gün gelir kötü bir şiir bile dokunur insana Çünkü bazı sözcükler anılardan da kederlidir.

Yitiş

...böylece sessizlik yitişin adı olur.

Şiirler

Şiir yazılanlar hep giderler, mutluluğa yazılan şiirler, mutluyken yazılandan hep daha güzeldirler.

Olmak istemediğim insan

Dünün hayal kırıklıklarını süpürmeden uyku tutmuyor Çarşaf gibi açtığım yeni başlangıçlar Bir odada üst üste terk edilmiş Benimle aday edermişcesine Olmak istemediğim insan Aynada göz kırparken Yarını göremeyecek kadar gözlerim yaşlarla dolmuş.

Sıkıntılarımız

Susarız, katlanırız Uçsuz bucaksız rengini alırız bir daha hiç konuşmamanın Sorularımız ancak kalır, sıkıntılarımız...

Biz yeniyiz

Biz, henüz yazılmamış bir hayatın Henüz gidilmemiş bir ülkenin Henüz yaşanmamış olan aşkların acemisiyiz Yollarımızı şaşırabilir, karşılıksız aşk acıları çekebilir Yanlış bir hayatı da seçebiliriz Biz yeniyiz Yenilir yenilir Tekrar deneriz Yenilgimiz sadece yeni bir başlangıcımızdır bizim.

Sen varsın

Saklarım gözümde güzelliğini Her neye baksam sen varsın orada Kalbimde gizlerim muhabbetini Koymam yabancıyı sen varsın orada.

Değişmez ve değişken olan

Çok sevdim bir zamanlar, seviyorum yine de Ve hep seveceğim beynim ve tenim var oldukça bu dünyada Pırıl pırıl olanı, her zaman bir güz diriliğinde Değişmez ve değişken olanı sonsuzca.

Böyle zamanlarda

Umduğun inceliğe inmiyorsa söz Çekil suskunluğun tüneklerine Ucuz etme anlamı Böyle zamanlarda insan Çokluk yalnız kalmalı.

Ömrümüz

Biz bu kitapları ne zaman okuduk ve niçin her satırını çizip notlar düştük kıyılarına. Dünya upuzun bir çöl sanki, bir buzul kütlesi. Karşılık bulamıyorsun aklıma düşen sorulara ve düşüp duruyor kırlangıçlar. Üşüyorum, bir yolcu hüznüyle geçip gidiyor ömrümüz.

Buna eminim

Seni kitap koklar gibi seviyorum, buna eminim Çünkü ben çok sahaflar gezdim, sana kavuşabilmek için.

Ben

Ben, beni bir daha ele geçirsem Abıhayat içersem demiyorum Kapılar bir daha açılsa Ben bu haneye bir daha girsem Yaşardım yine böyle kanrevan içinde Yine böyle aşk ile sersem Ben, beni bir daha ele geçirsem.

Bozuk saat

Zamanı durdururum yüreğimde Sensiz geçtiği için Akrep yelkovana küskündür Şu bozuk saat çalışsa benim için ölümdür Bil ki akrep yelkovanı geçerse Atan bu yüreğim durur Bırak bozuk kalsın hiç değilse Bir bozuk saattir yüreğim, hep sende durur.

Zaman

Hadi ömrüm, geriye doğru tara kendini İlerde bir şey yok Yüzünü rüzgara dön yeniden İyileşen sen değilsin, zaman...

Gözlerim yorgun

Galiba yoruldum Her şey kadar, herkes kadar, sen kadar Kendime kalbimi kanıtlamaktan Ve kanıtladığıma kendimi inandırmaktan Dahası kocaman bir sahada tek başına koşmaktan yoruldum Aslında ne pişmanım, ne de pes ediyorum Sadece beni kaybettikçe, seni kaybediyorum Ne yaparsan yap gördüğünün seni görmesini bekleyemezsin Gözlerim yorgun.

Uğraşma

Asla uğraşma aşkını anlatmaya Aşk, var olur yalnızca dile gelmeden Nasıl hareket ederse soylu rüzgar Sessizce, görünmeden.

Sev beni

Bazen sev beni Öyle çok değil Son nefeslik sigaran gibi Uğra kalbimin kıyılarına Ara sıra Kısa bir ziyaretin makbuldür ruhuma Bazen sev beni İncitmeden Öyle fazla da değil hani Dizlerinde küçük bir kız çocuğunu okşar gibi Yani kimi zaman Ara sıra sev beni.

Bitmedi

Gün bitse bile gökyüzünde Günler daha mühürlenmedi Çünkü dilde söz Çiçekte renk Ve zamanda gelecek bitmedi.

Sevgi

Zamanın soytarısı değildir sevgi O değişmez kısacık günlerle haftalarla Direnir ve katlanır mahşerin ucuna dek Yanılıyorsam bunda ve çıkarsa yanlışım Ne hiç kimse sevmiştir, ne ben şiir yazmışım.

Gün

Gün düştü Artık oturup eski şiirleri okumalı.

Her şey benim kalbimdir

Doğru mu değil mi bilmiyorum Kentler büyüyüp gidiyor ya aldırma Başka bir yaşama tutturmalı diyorum Köprü korkuluklarına Ufak buluşmalara yaslanan Yani tuzun amcası, sevincin öz kardeşi olan En küçük bir kuşun gözleriyle Dünyaya baktığın zaman Her şey benim kalbimdir.

Ürküyorlar

Kırılgan bir çocuğum ben Yüreğim cam kırığı Bütün duygulardan önce öğrendim ayrılığı Saldırgan diyorlar bana Oysa kırılganım ben Gözyaşlarım mücevher Saklıyorum herkesten Ürküyorlar gözümdeki ateşten Ürküyorlar dilimdeki zehirden Ürküyorlar o dur durak bilmeyen gözükara cesaretimden Oysa böyle yapmasam ben Nasıl korurum içimdeki çocuğu Bir yanım çılgın nar ağacı Bir yanım buz sarayı.

Alev gibi

Evet biliyorum nereden geldiğimi Daim aç bir alev gibi Yakıp tüketirim kendimi Işığa döner anladığım her şey Geride bıraktığım ne varsa kül Ateş benmişim demek ki.

Gözlerinde yaşadığım şehir

Gözlerini bekliyordum Uzak şehrimde Geçmişten yarınlara Sense bekleyişlerde  Zamandın yarınlara Her kaçışımda gelendim Ve sen biliyordun Nefes al dediğin tek yerin Gözlerinde yaşadığım şehrin olduğunu.

Kanıyorsun

Okuyorsun, yazıyorsun, şarkı söylüyorsun ve deneyimliyorsun. Bir gün tüm bunların içinde yaşamayı umduğun o karakteri inşaa edeceğini düşünüyorsun. Bir gün dünyanın seni olmak istediği şiir gibi okuyacağını ümit ederek tüm gücünle seviyor, kaybediyor ve kanıyorsun.

Gidiyorsun

Oysa içimden kopan bir sen değilsin Umutlarım, anılarım, inançlarım var Gidiyorsun

İhtimal

Bir kaç ihtimali yitirip hayal kırıklığına uğrasa da kalp, umudunu yitirmez. Ama tüm ihtimallerin yitirildiği düş kırıklığında artık yitirilecek bir umut da kalmamıştır.

Belki kadar kesin ve keşke kadar imkansız

Belki kadar kesin ve keşke kadar imkansız Birbirimizden uzaklaşmamız Kırılsak da tırnak uçlarımıza kadar Kırılırız elbet bunu gerektirir yaşamak Ben zaten sana ilk baktığımda anlamıştım İçime bakmıştın önce bayılacağımı sanmıştım Dünyayla aramda geçmişim vardı o ara Tutup ellerimi sıkıca saracağına inanmıştım Belki şimdi bir uçurumun kenarından geçiyoruz Sallanıyoruz belki arada Kızıyoruz birbirimize, kırılıyoruz, inciniyoruz Ama biliyoruz uzak gibi olsak da biz aslında yan yanayız Belki kadar kesin ve keşke kadar imkansız Birbirimizden uzaklaşmamız.

Kovuyorum yüreğimi

Bir şiire başlamadan önce  Nokta koymayı öğrendim Yeni başlanmış bir şeyi Yitirilmiş görmeyi Tufanlarda istemiyorum artık Bir dünya kuruyorum kendime Devinimsiz, duruk Aklımı da kovuyorum cennetlerimden Yüreğimi de şimdi.

İki zavallı kuş

Biz kanatları olmayan, uçmak için çırpınan iki zavallı kuştuk. Özgürüz şimdi. Ne kadar özgür olsakta hayallerimize uçamayacağız. Ya hayallerimizi çaldılar, ya kanatlarımızı.

Bazı yaralar

Bazı yaralar yaralıdır buna inan Bazı yaraların ortasından küçücük bir el Sanki geçmişine çiçek uzatır Bazı yaralardan sızan kanla Tüm geleceğin yıkanır.

Vazgeçmek değildir susmak

Kendini kandırmak istersin, avutmak birnevi. Yapabileceğin her şeyi yaptığını, söyleyebileceğin her şeyi söylediğini düşünürsün. Kendine bakarsın aynanın karşısına geçip, kaydırırsın gözlerini ellerine. Dersin ki, ne gelir artık bu ellerden. İşte tam o zaman susarsın, vazgeçmek değildir susmak. Kaybetmektir ama vazgeçmek değil. Kaybettim, vazgeçmedim.

Aşk mı, gurur mu?

Sen adamım, umutlarını diri tutmaya, hayallerini saklamaya, yüreğinin ilk günkü heyecanını korumaya devam et. Kalbine kazımaya devam et ismini. Yaşamaya devam et yalansız, sorgusuz, hesap etmeden. Söylemeye devam et içinden geçenleri sonunu düşünmeden. Yazmaya devam et içinden taşanları. Dökmeye devam et gözyaşını, sadece onun için. Sevgini haykırmaya devam et beyaz sayfalara kimseler okumasa bile. Bu yolda yalnız olduğunu, dış kapının dış mandalı olduğunu bilerek. Şimdi kendine sorabilirsin o soruyu. Aşk mı, gurur mu?

Kurduğum düş

Aklımdaki yorgunluk duygumdu Hep bilmekti benim şanssızlığım Aklım anılarla yorgunluğumdu Uykumda bile bu yalnızlığım vardı Anlamadıklarını duymuştum Ne kadar geçmiş varsa orada oldum Aramak hep alnımda bulduğum Hiç usanmadan duyduğum duyu Ve bütün gelecekler için kurduğum düş Yüzyıllar ötesinde uyuduğumdu.

Olur biter

Olur biter Geçer gider Ama canımı yaka yaka yutkunduğum şeyler var Olup bitmeyen Geçip gitmeyen Zaman zaman yine uykusuzluk çekiyorum ama Çokta takılmıyorum artık bu uyku konusuna Uyuyunca geçmeyen şeylerin olduğunu anladığımdan bu yana.

Hayat

Ne sahip olduğundur hayat Ne de umduklarındır bunca zaman Yüreğin kadardır hayat Seviliyorsan renkli Seviyorsan siyah beyaz.

Aşk

Aşk, o kadar ne ise Uzaklığın yanında Uzaklar o kadar aşk oluyor Adamın canında Ne demeli ateş, alev, can Sormalı önce uzaklardan Kimi kül olur söner gider Kimi yanar rüzgarlardan.

Sen hep sevgiydin

Biliyordum arada bir aklıma düşecektin ve ben yine yazacaktım seni. Yazdıkça hatırlamaktır en iyi yaptığım iş. Kırgınlık duymadan. Ne kadar güzelsen o kadar yazdırıyorsun kendini bana. Sen hep sevgiydin benim için. 

Geleceği yoktur bazı kalplerin

Bazı gecelerin sabahı yoktur Yalnızca karanlık olarak kalırlar Bazı ayrılıkların dönüşü olmaz Borçlarıyla yaşar kalanlar Geleceği yoktur bazı kalplerin Aşk uğramaz onlara bir daha Tek bir hatırayla yaşlanırlar

Suskunluk

Suskunluğunda dili vardır Ama o kelimelere değil Düşüncelere sığar ancak.

Nereye kadar

İnsan kendini duymadığı bir günü Nereye kadar taşıyabilir Alın çizgisinin sıkıntı çukurunda Sesinde senin adın Ufkunda yüzün yoksa.

Özgür bıraktım

Ben kaybetmekten korktuğum her şeyi özgür bıraktım.

Yaralar

Herkes hayatının bir kesitinde vurulmuştur ve hiç kapanmayacak yaralar açılmıştır. Artık güneşin doğudan doğmayacağını bilerek yaşarız. Şimdi herkes klinik vaka ama hiç kimse yarasının yerini belli etmiyor. İkinci sefer vurulmamak için.

Gelmeyecek olanı beklemek

Son zamanlarda dilimde yorgunluk sözleri. Yorulmadım yazmaktan, yorulmadım sevmekten hiç yorulmam, gelmeyecek olanı beklemek en acısı. Dizlerinin bağı çözülüyor, ona gitmek istiyorsun yapamıyorsun, beklemek bir ömür yoruyor galiba.

Değişmek

Değişmek zaman alır, alışmak kadar kolay olmasa da. En çabuk neyin değişir? Gülüşün, bakışın, yürüyüşün, selamın. En çabuk umutların değişir.

Artık bilirim

Hep sana vardım geldim, en kuytulardan. Sırtımı bile dönemedim yokluğuna. Ölmedim ama hiç yaşamadım da. Ve artık bilirim. Aramızdaki boşluğu dünya bile dolduramaz artık.

Şiir olacaksın

Benden şair olmasa bile, senin kaçarın yok. Sen mutlaka şiir olacaksın. 

İnanma

İnanma pencerelere bayım, geceleri hepsi ayna oluyor...

Gelmiş bulundum

Şiirler yazdım, kitaplar okudum Elime bir bardak aldım, onu yeniden oydum Uzakta kaldım böyle bir zaman Kim bulmuş ki yerini, kim ne anlamış sanki mutluluktan Ey yağmur sonraları, loş bahçeler, akşam sefaları Söyleşin benimle biraz, bir kere gelmiş bulundum.

Tutku

Her zaman sana yöneldi duygularım Aklımın dur dediği yerlerde duramadım Yasaklar davet gibi çağırdı olmazlara Çıkmazlar sokağında hep seni sabahladım Olmazı olur sandım Yoruldu umutlarım Tutku, duygularımın yansıyan ışığıdır Parlayan gözlerimde.

Özledim

Özledim, daha fazlasını yorgunum anlatmaya...

Nasıl anlatayım

Hiç kaçamayacağım bir ateşte yanıyorum Kıyısı olmayan bir denizde çırpınıyorum Yavaşlayan zamanın içinde ölemiyorum Kaçırdığım zamanın dışında doğamıyorum Fayda etmiyorlar, faydalı olamıyorum Anlamıyorlar, anlatamıyorum Nasıl anlatayım şair bile değilim Bazen kötüyüm, bazen daha kötüyüm Seni özlüyorum Sen geldin benim deli köşemde durdun Yıldızlar geldi üstümde durdu Merhametin ta kendisiydi gözlerin.

Bilmece

İnanıyorum söylediğini candan söylediğine, ama bugünkü karar yarın bozulur çok kez. Kendi kendimize verdiğimiz sözü tutmak en çabuk unuttuğumuz şeydir ne yapsak.  Madem ki bu dünya bile yok olacak bir gün, sevginin bitmesine insan neden üzülsün. Aşk mı kaderi kovalar, kader mi aşkı? Hiç kimse çözemeyecek bu bilmeceyi.  

Yüreğimin közleri

Ateşi sönmüş yüreğimin közleri arasında kendimi arıyorum. Çılgınca dağıtıyorum külleri, belki bir ben daha olurum edasıyla. Sanma ki ateşte benim alevde. Ben sadece sen yanımda olunca sen, sen yoksan sadece yalnız. 

Gecenin öteki yüzü

Gecenin öteki yüzünde Ağlayacak gözyaşlarımız hep vardı Hayallerimiz ürkerdi sizlerden Mahçuptuk sesimiz duyulmazdı Gecenin öteki yüzünde Sorgulanan günahlarımız hep vardı Sevdiklerimiz kaçardı bizlerden Kaybedecek neyimiz kaldı?

İzin ver çocuk

Sevmeyi öğrendin severek bu kesin Bir türlü sevilmeyi öğrenemedin Alnından öpeyim seni izin ver çocuk Vurdun yumruğunu masaya Bıkmadın, usanmadın Her defasında ya gülümsettin ya gülümsedin.

Sen

Sen vazgeçemediğim en aşk dolu geçmişim Sen benim tutkularım, heyecanlarım Sen benim ilklerim, acılarım Zihnimin kuytu köşelerine sakladığım özelim Kalbimin bir köşesinde bir ömür boyu yaşayacak hatıramsın.

Bu kalp

Hayatın yüzüme kapattığı kapıları Kalbim şimdi anladı Kaç tuzakta konakladı bu kalp Devamsız hikayelerde yaşlandı.

Sessiz çığlıklarım

Elimden tutarsan gelirim Farklıyım, çok farklı biriyim Herkes aynı bu alemde Sen de ben de bu hikayede İçinden geçiyoruz hayatın Her tarafımda hatıralarım Ama gidiyor önümde Elinde yaşanmamışlıklarım Yağıyor yine inceden aşk Akıyor öyle en derine Sarılır aşka zatım Duyulmaz ki sessiz çığlıklarım. 

Çözemediğim

Çözemediğim bir şeyler var hayatımda Sualtı gibi derinlerde sessizce bekleyen Dirensem, daha ne kadar direnebilirim artık Özleyip de vardığım her yerden, hemen kaçsam diyorum Ne, aradığımı biliyorum, ne bulduğumu Yüreğimi kabartan o sevinç, şimdi sonsuz bir acı oldu.

Haykırmak

Gözlerinde esir olmak Vurulmak ta kalpten Gözlerinin içine bakarak Samimi içten Bir haykırışla haykırmak Hayata dair ve sevdaya Çığlıklarla uyanmak Her gün yeni bir rüyaya Umut ekmek bazen Çorak kıraç bozkıra Tohumlar düşmeden Yenik düşmek bahara Sen ve sana dair Ne varsa bu hayatta Uçup gider kim bilir Şiir olur hatta.

Sen yokken

Sen yokken gittim korkularımın üstüne Hiç ardıma bakmadım Gümüş şiirler yazdım sen yokken Çok yangın çıktı yüreğimde Küllerini bile savurmadım.

Sonsuz sevgim

Sevgimin sınırsızlığı korkutuyor bazen. Tapıyorum hayaline. Mutlu olduğumda aklıma tek sen geliyorsun. Küçücük tebessümüne can, dertli bir ah çekişine ömür veriyorum. Yapabileceğim pek de bir şey yok hani. Sonsuz sevgim o kadar. Farklı bir yalnızlık.

Gelmek

Gelmenin bir vakti yoktur. İnsan coşkuyla beklerken ne kadar zaman geçerse, o büyük günün yaklaştığına o kadar inanır.

Son umut kırıntısı

Evet bekledim, evet hiç bir insanın beklemediği kadar bekledim. Benim yüreğim temiz. Hatalarım olsa da diyebilirim ki sana, ben en saf halimle sevebilirim. Severim seni, sever idim, sevdim. Bak şimdi Amin Maalof'un Doğu'nun Limanları kitabını açtım okudum, okudum. Ve bir noktaya gelince, kalbimle satırlara dokundum. Beni en iyi o anladı bugün. Satırlar sûrete büründü. Onu gördüm, beni ayakta dipdiri tutan, son umut kırıntısını.

Sevdiğimiz

Gerçekten yaşanacak bir an mı sevdiğimiz Acaba gelecekten Yoksa eskittiğimiz bir mutluluğun Birden hatırlanması mı?

Bir haksızlık var

Bir haksızlık var Ne söylesem bir şey eksik Yenileri de yok kelimelerin Söyleyemediklerimle yetinmelisin.

Adanmak

Budur benim çabam Adanmak Günler boyu güçlenip genişlemek derken Binlerce kök salarak Kavramak hayatı derinden Ve ortasından geçerek acının Olgunlaşmak hayatın ta ötesinde Ta ötesinde zamanın. 

Sevilen kadın

Ne zaman elime kalem alsam, geçmişi seninle yeniden yaşıyoruz. Ne zaman elime bir kitap alsam hep seni okuyorum inanır mısın? İstiyorum seni anlatmalı bütün romanlar. Sevilen kadın hep sen olmalısın.

Olması gerektiği gibi değil

Böyle işte  Hiç bir zaman olması gerektiği gibi değil insanlar Müziğin sesi, sözcüklerin yazılışı Hiç bir zaman olması gerektiği gibi değil  Bütün bize öğretilenler Peşinden koştuğumuz aşklar Yaşadığımız bütün hayatlar Hiç bir zaman olması gerektiği gibi değiller, yakın bile değiller Işığın ve yolun tıkanması Hiç bir şey değişmiyordu Her şey yerli yerindeydi Bir şey patladı, bir şey kırıldı, bir şey kaldı.

Hikayem

Benliğim serseri Hikayem benden ileri Ne yaşasan, o an bilinmiyor Anılarım benden ileri Ne yaparsan değişmiyor Hikaye bitiyor Ama Ben gene seyirci Son, hep benden ileri Göremedim daha bende beni Ben, bende hep bir geri Seçmedim yaşanacakları Seçilen hikayem benden ileri

Karanlık

Bu benim itirafımdır Kapkaranlık dünyada yaşayan ben Seni sevmek için Her zaman ışık bulacağım Bütün karanlığımla.

Adsız kaldım

Seni düşlerime aldım, uykusuz kaldım Seni uykularıma aldım, düşsüz kaldım Başıma aldım, sensiz Gönlüme aldım, başsız Sensiz yollarda pulsuz Pullarda mektupsuz kaldım Sana adlar aradım Ardında adsız kaldım.

Hadi kalk

İçimiz dışımıza kolay yansır Saklasak saklamasak Ön yargılardan uzak içimize baksak Dışımız içimize yansımıyorsa Bir şey var ya da yoktur İkimizden birinde Biri öbürünü ısıtmıyorsa Bir de içimize baksak Sen benim yerimde Ben senin yerinde Unutulmuş olabiliriz Birbirimizi uyandırsak Desek birbirimize Hadi kalk Gidelim yerlerimize Belki birbirimizi bulabiliriz

Geleceğin belirsizliği

Sensin, uzun kılan geceyi Uyku akarken gözlerimden, reddeder ruhum dinlenmeyi Kafamdaki düşüncelerin uğultusu kaplar o derin sessizliği Umut değil mi devam ettiren, mutlak iken geleceğin belirsizliği.

Sorma neden

Elimde yine kalemim Yazıyorum seni sayfalara Seneler, kitap olmuş anılarla Gizlesem hiç fayda etmez Söylesem de daha beter Sorma neden?

O yalnızlık

Dilediğin kadar kalabalıkta yaşa Sol yanın uzaklarda ise, yapayalnızsın Ve o yalnızlık öyle görkemlidir ki Hep orada kalmak istersin.

İçi boşaltılmış kavramlar

Yaşadıkça eksildi bir şeyler Mutsuzlukla doldu yerleri İçi boşaltılmış kavramlar gibi Sadece adları kaldı.

Düşmek için tekrar

Daha ne kadar ağır olabilir İçimde açılan boşluk Hep söyledim, daha da söylerim Kendinle konuşmak bir yere kadar Yeni bir kulak lazım ama Ne zaman göğe baksam Ayaklar altında bir uçurum Unutmamak lazım çünkü Tekrar yükseliyoruz Düşmek için tekrar.

Yaşam

Hiç bir vakit tam karanlık değil gece Kendim de denemişim ben Kulak ver dinle Her acının sonunda açık bir pencere vardır Aydınlık bir pencere Hayal edilecek bir şey vardır Yerine getirilecek istek Doyurulacak açlık Cömert bir yürek Uzanmış açık bir el Canlı canlı bakan gözler vardır Bir yaşam vardır Yaşam, bölüşülmeye hazır

Baskılama

Acını yaşa Öfkeni de yaşa Ve seyret Kendini sakın bastırma Öyle suyun üstünde akan yaprağa bakar gibi bak Uzanıp onu almaya kalkışma Kendini suçlama, başkalarını da suçlama Olacak olandan kaçınamazsın O yüzden hiç bastırma kendini Baskılama Çünkü insan, bastırdığı duygunun esiri olur.

Büyüdükçe küçülüyorum

Şimdi arkama dönüp baktığımda Onlarca kırık hayal görüyorum Bir acıdan diğerine kaç saatte gidildiğini iyi bildiğimden seviyorum sanırım, fazla hüzünlü duygusal yolculukları Ama acının da sevilebileceğini öğrendim mesela Birisini sevmenin acıyla doğru orantılı olduğunu anladığımda Gerçekten büyüdüm dedim Şimdi arkama dönüp baktığımda Her şeyin değişip, aslında hiçbir şeyin değişmediğini görüyorum Geriye bir şiir, bir de gözlerin kalıyor Büyüdükçe küçülüyorum

Biraz değiştim

Biraz değiştim. Herkes kadar, her şey kadar, sen kadar değiştim. Unutamadığım sözlerinin arasında sıkışıyorum. Bir yanım kendimi kolluyor, bir yanım seni. Ben, benimle savaşıyorum seninle değil. 

Yarım bir hikaye

Hayatta yaşadığım iyi ve kötü her şey, şu an bir rüya gibi geliyor. Tamamen bir özgür ruhun arınması gibi. Uçsuz bucaksız, bulutların üzerinde gezinir gibiyim. Bir yanım yarım, bir yanım duman. Bir yanım deniz kadar engin, bir yanım küçük bir çocuk. Bir yanım alev misali. Aslında can evinden vurulmuş, bir kimsesiz misali. Söyleneceklerin üzerine toprak atılmış. Gülüneceklerin yerine de yarım bir tebessüm bırakılmış. İşte bırakılmış yarım bir hikaye benimkisi. 

Hayatım

Karanlık sözler yazıyorum hayatım hakkında. Öyle yoruldum ki dünyayı tanımaktan. Acılar çekebilecek yaşa geldiğim zaman, acıyla uğraşacak yerlerimi yok ettim. Şimdi bir çok sayfasını atlayarak yazdığım kitabın başından başlayabilirim.

Güzellikler

Hiçbir zaman yenilmedi geceye Sevincim de inancım da Doğru diye bildiğim güzellikler Hiçbir gün kendinden uzak  Bir şeye dönüşmedi

Unutmak mı

Unutmak mı, kahkahaların, güler yüzün, sorgulayan gözlerin beni hiç terk etmedi ki. Sensiz sadece sessiz kalmadım ben. Hayallerimi bıraktım geride, yıllar önce giden sadece sen olmadın. Hayallerim öksüz kaldı. Belki bir gün kalbimin atışını hissedersin kalbinin yanında. Bu çocuk çok sevmiş beni en temiz sevgisiyle dersin. Çünkü elimde hiç bir şey yok artık. En önemlisi değer verdiğim bir şey yok, sadece sorunlar. Artık hiç olmadığı kadar ciddi bir çocuk ve yalnız bir beden. Aşk, yanında olmaktansa uzakta hissedebilmek galiba. Düşünsene mevsimler değişti, aylar yılları kovaladı ama ben sensiz bir an bile geçirmedim. Sonu olmayan bir yolda, sanki sana ulaşacak gibi koştum durdum. Hadi ben kapatıyorum gözlerimi, yine gel gir rüyalarıma, yine gülümse. Hiç olmazsa rüyamdan uyandığımda, bir gözyaşı süzülür yanağımdan. O da umutların azalışına şahit olur.

Mühim olan önemsizler

Bir başka gözyaşım daha var, başka. O senin için. Senin gözüne, ağzına bakan. İlki kadar gerçek, benim. Sen gör diye diyorum! Aldanma gizlemeye çalıştığıma. Sakladığı mı sen yine de bul. Korkma, derinlerde değil. Mühim olan önemsizler, sormasaydın söylemeyeceklerim, hepsinin ipucu. 

Sevgiler

Sevgileri yarınlara sakladınız Çekingen, tutuk, saygılı Bütün yakınlarınız Sizi yanlış tanıdı.

Bakma sen

Bakma sen Gecenin tam ortasından sancıyla yarılarak Süresiz bir çığlık soluduğuma Bir dağ bile küser, çekilir kendi içine Bir orman bile boğulur kendi yeşilinde Bakma sen haritalara Kıtalar bile kaybolur kalabalık denizler içinde

Sev istedim

Yıllarca anlamanı istemedim, sonunda duy istedim. Geçen zamana sana haykırışımı, ardından hıçkırıklarımı. Seninle başkaydı, sensiz başka. Ama en çok sessizliğimi duy istedim. Sustukça büyüyen kelimelerimi gör istedim. Gör istedim, sana nasıl baktığımı, bendeki anlamını, beyazımı siyahımı, beni. Ama en çok bekledikçe kırılıp dökülen ruhumu gör istedim. Kırıklarıma dokun istedim, sev istedim, yalansız, tüm kalbinle, kanatarak, kanayarak, ama en çok... sev istedim.

Yavaşlığı vardır

Görünmeyenin hep bir yavaşlığı vardır Bir serinliği vardır görünmeyenin Mesela sesini duyduğun çekirgelerin Ya da güneşin battığı şu tepelerin Kulağın ve gözün Özellikle ikisi arasındakilerin Gecenin son saatlerinin Ve sabahın ilk saatlerinin Sustuğunda çekilmişliğin Azar azar eksilten hiçliğin Yanışında alevin Hep bir yavaşlığı vardır Bir serinliği vardır görünmeyenin