Bazen öyle umutsuzluğa düşüyor ki insan, eline dünyaları versen umrunda olmuyor. Çünkü kırılgandır hayata karşı, kırgındır insanlara, kırgındır hak etmediğini düşündüklerini yaşamaya, kırgındır zamanında gelmeyenlere, kırgındır zamanında gitmediğine.
Gözleri kömür gömleği nakış Katlime yaman bi fermaner bakış Çok oyalama bu ömrüme yetiş Yurduna kavuş di gel Sar beni biraz derdime dokun Gönlüm hep ayaz yolları yokuş Gelse bi bahar geçse de bu kış Fikrime alış di gel
Aniden olmadı, birikti. Yavaş yavaş doldu sonunda taştı. Bugün attığım üç beş adım yormadı beni, dün yürüdüğüm kilometrelerce yol nefesimi kesti. Doldum taşıyorum artık. Ve siz sadece bugün taştığımı görebiliyorsunuz.
Yıllar önceydi diyerek başlayacak cümlelerine. Bir yerlerde güneş batarken belki. İsmin hiçbir yerde geçmezken ummadığı bir anda hatırlayacak seni. Çünkü insan hem unutkan hem de her şeyi iyi hatırlayarak kendine eziyet eden bir canlıdır. Bu yüzden unuttu sanma. Çünkü hiç kimse unutulmaz aslında. Sadece kişilerin anlamları değişir ve herkes mutlaka girdiği hayatlarda iz bırakır. Kişi gitse bile o iz kalmaya, kendini yaşatmaya devam eder.
Kimse senin arka planda verdiğin sessiz savaşları, kırıldığın yerden kendini nasıl onardığını ve olduğun kişi için ödediğin bedelleri anlayamaz. Ateşten geçmeyene ateşi anlatamazsın.
Herkes davranışlarıyla kendini belli eder. Yanınızda kalmak isteyen size sevgisini gösterir. Gitmek isteyen de ne yapar eder çıkar hayatınızdan. Bazen hiçbir şeyi kurcalamamak ve düşünmemek lazım. Her şey olacağına varıyor nasılsa. Hayat bir yol çiziyor, bizde oradan gidiyoruz.
Koşulsuz sığınabileceğim tek bir liman istedim. Hiçbir şeyin fazlasında gözüm olmadı şimdiye kadar. Çok sevilmek istemedim. Değer verdiğim kadar değer istedim. Kolladığım kadar arkamda durulsun istedim. Tek bir limanım olsun ve ben oradan hiç gitmek zorunda kalmayayım istedim.
Bir adı olmak zorunda değil duygularının. Bazen de gelişi güzel yaşamak lazım hayatı. Başkalarının yönlendirmesi yerine, kalbinin sesini dinlemeli insan. Hislerin seni yanıltsa bile korkma, hisler yanıla yanıla olgunlaşır. Her şeye rağmen ciğerlerin hava alacak ve kalbin atmaya devam edecek. Bu hayatta sadece kendi mutluluğundan sorumlusun. Başkalarına şifacı olmak bazen seni iyi biri yapmaz. Unutma ki kendine iyi gelmeden, başkasını iyileştiremezsin.
Verdiği hasarın farkında olmayan insana neyi, nasıl anlatacaksın ki. Bir kere ben sana bunu nasıl yaptım diye, ben seni bu hale nasıl getirdim diye üzülmeyen, bir kere kaybetme korkusuyla eli ayağına dolanmayan insana neyi anlatacaksın?
Yanlışı göre göre bulacaksın hakettiklerini. Yaptığın her hata bir öğretmendi. Öğrendiklerin bundan sonra sana rehber olacak. Hayatın gülüşü, acıların da ölüşünü hızlandıracak. Acılardan korkma, çünkü hayat sana gülümsedi.
Sana bir şey olsa haberi olmayacak insanları taşıyorsun içinde, sana bir şey olmasın diye içi titreyenler varken. Başka evlerin ışıklarına dalmışsın, karanlığın bundan. Birilerine özenirken senin güzelliğin kırılıyor aynada, tüm ağrın ondan.
Onu ilk gördüğümde, henüz hiç tanımıyorken ve bir gün seveceğimden habersiz, istemsizce dönüp ikinci kez bakmıştım, aklın öngörmediğini kalp öngörüyor.
Şimdi burada olmanın kederine karşı çıkmadım. Dünyada iki kapılı bir han gibi durmanın, buraya böyle gelmiş olmanın, geçene yol açmanın, içinden rüzgar geçirmenin ne büyük güç istediğini anladım.
Sen hiç affedilmeyi beklemedin, hiç özür dilemedin, hiç merak etmedin, hiç aramadın. Sen kıyıda köşede ihmal ettiğin bir kalbin seni hep sevdiğinden emindin.
Hala bir sözcüğüne, bir bakışına, bir hareketine ihtiyacım var. Ama sonra ansızın kendi hareketlerimde seninkileri hissediyor, sözcüklerimde sözcüklerini duyuyorum. Giden herkes sende kendinden bir parça bırakır. Belleğin sırrı bu mu? Eğer öyleyse kendimi güvende hissediyorum, çünkü asla yalnız kalmayacağımı biliyorum.